2 Mayıs 2015 Cumartesi

Ermenistan'ın saatli bombası:Metsamor Nükleer Santrali

Değerli okuyucular yeniden “merhaba”.Bugün değineceğim konu,bu zamana kadar önemsenmemiş,hatta duyulmamış fakat kesinlikle göz yumamayacağımız bir felaketin öncesi;«Metsamor».



Söz konusu nükleer santral,Ermenistan'ın Metzamor şehrinde bulunan 1977 yılında Sovyet bilim insanlarının bütün karşı çıkmalarına rağmen inşa edilmiş.İçinden soruyor olabilirsiniz neden karşı çıkılmış diye.O halde karşı çıkış nedenlerine değinelim:
✔Bu santralin kurulma yeri Ağrı Dağı fay hattı üzerinde...Yani olası bir deprem durumunda ki bu fay hattı da enerji biriktirmeye devam etmektedir,santralin radyasyon kaçırmaması için neden yok!1977 yılında 1.derece deprem bölgesinde (o dönemin teknik durumu göz önüne alınırsa) depreme dayanacak bir inşa zaten mümkün değil.Hele ki bu santral zaten şu anda dünyanın en eski nükleer santrali bir de üstüne deprem bölgesinde hatta fay üstünde.
✔Bir diğer neden ise bölgede bulunan yer altı su kaynakları.Hemen ifade edelim nükleer santrallerde enerji üretimi sonucunda radyoaktif atıklar ortaya çıkar ki bu atıkların doğada çok dikkatli saklanması gerekir.Bugün dahi bu atıkların imhası “Dünya”nın en önemli ve hala çözümsüz problemidir,o dönemde atıkların doğayla temasının önüne geçmek için çok daha kısıtlı bir teknolojinin var olduğu dikkate alınırsa:SONUÇ,çok büyük ihtimalle bölgedeki sular radyoaktif!!!
Ancak gelin görün ki dönemin Sovyet bürokrasisi bu çağrışlara kulak asmamış,santrali inşa etmekte direnmiştir...
!Gelelim bu tehlikenin Türkiye boyutuna...


Santralin konumu yerleşim birimlerine yakınlık açısından da kritik;başkent Erivan'a 32 km,Kars'a 100 km,Iğdır'a 30 km mesafededir.Şu anda dünyadaki en güvensiz reaktörlere sahip bu santralin Türkiye'ye zararları konusunda en önemli çağrı ve uyarılarda bulunan insan:Dr.Sinan Oğan'dır.Bir çok kez haber kanallarını bölgeye çağıran ve Ermenistan'a sınır köylerde köy halkı ile beraber sorunu gündeme getiren Oğan,Ermenistan yönetimin bu insanlık dışı tutumuna vurgu yaparak santralin kesinlikle kapatılması gerektiğini ve bu konuda hem ulusal hem de uluslararası baskı ve çalışmaların yapılması gerektiğini vurgulamıştır.
Özellikle sınır köylerinden başlamak üzere bölgede yaşayan insanlar bu radyasyondan etkilenmektedir.Artan kanser vakaları,sakat doğan bebekler,tarım ve hayvancılıktaki verimsizlikler(takdir edersiniz ki bu radyasyon tüm canlılar için zararlı),3 bacaklı kuzular vs. gibi tuhaflıklar da bölgede bir radyasyon kaçağının olduğunu ve göz göre göre insanların ölüme terk edildiğini göstermektedir.


PEKİ “DÜNYA” BU DURUM HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYOR?
➡AB,bu tehlikenin aslında farkına varmıştı.Ermenistan'a bu yönde bir çok ayrıcalık tanındı.Hatta 25 Ocak 2001'de Ermenistan'ın AB konseyine üyeliği söz konusu olunca Ermenistan'a bu santrali kapatmayı şart koşmuş ancak Ermenistan artan enerji ihtiyacını bahane ederek bu konunun üstünü örtmüştür.Bunun üzerine AB,Ermenistan'a 100 Milyon Euro vermeyi önermiâ dönemin Ermenistan Cumhurbaşkanı parayı yetersiz bularak 1 Milyar Euro talep etmiştir.Parayı fazla bulan AB, neticede vazgeçmiştir.Dikkat edin,bugün İran'a nükleer faaliyetlerinden ötürünü ekonomik ve siyasi yaptırım uygulayan “Batı” Ermenistan'a yardım talep ederek ve diyalogla konuyu çözme yoluna gitmiştir.Bu da “Batı”nın iki yüzlülüğünü açık bir biçimde ortaya koymaktadır.Velhasıl Matzamor Nükleer Santrali üretimine devam etmiştir...

SANTRALİN DÜNÜ VE BUGÜNÜ
Ermenistan 1988 yılında çok büyük bir deprem geçirmiştir.Binlerce insanın hayatını kaybettiği bu depremde,santral de büyük zarar görmüştür,hatta uzun süre faaliyet dışı kalmıştır.Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesiyle santrale enerji ihtiyacı doğrultusunda ihtiyaç duyulmuş ve santral tekrar aktif hale gelmiştir.Deprem sonucu reaktör kalbinin bulunduğu binanın kalın beton zırhlama büyük zarar görmüştür.Zaten radyasyon kaçağı büyük ölçüde buradan gerçekleşir.Ayrıca santral kurulduğu günden bu güne 106 kaza atlatmış tüm bu gelişmeler üzerine AB durum üzerine yönelmiş fakat yukarıda da bahsettiğim gibi sonuçsuz bir girişimden öteye geçmemiştir.Santral 2005 yılında teknik ömrünü tamamlamıştır fakat Ermenistan yönetimi yine bugünün enerji ihtiyacını bahane ederek hem kendi halkının hem de bölge halkının yarınlarını tehlikeye atmaktadır.Dünya bugün de konuya gerekli önemi göstermemektedir.


TÜRKİYE'NİN ÇABALARI
1977'de inşa edilen,1979'dan beri faaliyette bulunan bu santral için Türkiye'nin resmi bir girişimi ne yazık ki olmamıştır.Ancak konuya sadık bir çok sivil toplum örgütü santrale karşı çıkmakta ve bu konuda panel vs. gibi çalışmalar düzenlenmektedir.Türkiye Atom Enerjisi Kurumu(TAEK) ise olası bir nükleer sızıntı ihtimalinde haberdar olabilmek ve tehlikelere karşı hızlı önlem alabilmek amacıyla Türkiye genelinde 78 istasyon ile Radyasyon Erken Uyarı Sistemi Ağı kurulmuştur.Bu istasyonlardan 14'ü Metzamor etrafında bulunmaktadır.İnşallah bir felaket olmaz temennimiz budur fakat tehlike ortada ve önlem alınmıyorsa ki bugün durum budur acı sona hazırlıklı olunmalıdır.Elbette bu konuda bizlere düşen görev halk üzerinde yeterli bilinci ve algıyı oluşturmaktadır.Yetkililere düşen görev ise sonuna kadar uluslararası girişimleri zorlamaktır.Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız,nükleer santralin kapatılması ile alakalı girişimlerde bulunduklarını,merkezi Avusturya'da bulunan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na da konuyla defalarca başvuruda bulunulduğunu söylemiştir.Fakat gerekli ilgi hala bu konuda ne yazık ki yok...



ERMENİSTAN'IN TUTUMU
Ermenistan Cumhurbaşkanı ve Rusya Devlet Başkanı arasında geçtiğimiz günlerde 
Ermenistan Cumhurbaşkanı ve Rusya Devlet Başkanı arasında geçtiğimiz günlerde yapılankredi anlaşması neticesinde,Rusya Ermenistan'a 270 milyon dolar kredi ve 30 milyon dolar hibe etmiştir.Metzamor Nükleer Santrali'nin faaliyet süresinin devam etmesine yönelik teknik çalışmaları ise Rusya Devleti'ne bağlı Rosatom üstlenmiştir.Yani bu saatli bomba 2026 yılına kadar çalışacak.Halbuki bu tür eski nesil santrallerin ömrü 30 sene...



⚠Aslında 1988 yılında yaşanan bir depremde faciadan kılpayı dönüldüğü 2013 yılında ortaya çıktı...Japonya’daki Fukuşima nükleer felaketi ardından Rus basınına ilginç bir itirafta bulunan Çernobil nükleer santralinde müdür yardımcısı görevinde bulunmuş fizikçi Aleksander Kovalenko, benzer olayın Türkiye sınırındaki Ermenistan nükleer santralinde yaşandığını söylemişti.
7 Aralık 1988’de bölgede meydana gelen 7 büyüklüğündeki depremden hemen sonra Matsamor santralinde yangın çıkmış, elektrik kesintisiyle iki reaktöre soğutma suyu temin eden pompalar devre dışı kalmıştı. Kovalenko, Ermeni personelin yanmakta olan santrali terk ederek kaçtığını da söylemişti. Bir gecede Sovyetler Birliği’ndeki başka nükleer santrallerde çalışan ekipler hava yoluyla buraya aktarılarak facia kıl payı önlenmişti.
SONUÇ!
Sizlere bu büyük sorun ile alakalı bilgi verme fırsatına eriştiğim için mutluyum Umarım yazdıklarım yararlı olmuştur.
RADYASYONSUZ GÜNLER DİLEĞİYLE...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder