1 Mayıs 2015 Cuma

1 MAYIS...

Öncelikle herkese “merhaba”.İlk blog yazımın bu anlamlı güne denk gelmesinden dolayı ayrıca gururlu ve mutluyum.Elbette bu anlamlı günün tarihi ortada:1 Mayıs.Ancak ismi farklılık gösterebiliyor:Emek ve Dayanışma Günü,İşçi ve Emekçi Bayramı ya da kısaca İşçi Bayramı vs.
   


Gelin görün ki mesele 1 Mayıs'ın adı ile ilgili değil;mesele 1 Mayıs'ı ismine yakışır bir bayram olarak benimseyebiliyor muyuz,kutlayabiliyor muyuz?Bence hayır...En azından ülkemizde hayır...Ne yazık ki hayır...




Bu arada 1 Mayıs'ın tarihine bakmak lazım;ilk kez Avustralya'nın Melbourne kentindeki taş ve inşaat işçileri tarafından 1856'da yapılan ve amacı çalışma saatlerinin iyileştirilmesi olan bir yürüyüş'le “1 Mayıs” ortaya çıktı.Ardından 1886'da Amerika'da işçi sendikaları yine aynı gerekçeyle yürüdüler hem de o dönemde siyah-beyaz ayrımının olduğu kara günlerde siyahlarla beyazlar kol kola yürüdüler.Çünkü gerekçe hak talebi...Bu talep,din,dil,ırk,mezhep ayrımı gözetmez.Gösterilerin devam ettiği günlerde 4 Mayıs'ta Luizvil'de(Kentaki) kanlı adını gösterilerin yapıldığı meydandan alan kanlı Haymarket Olayı gerçekleşti.Grevcilerle grev kırıcılar arasında çıkan olaylarda 4 işçi öldü onlarcası yaralandı.




14-21 Temmuz tarihleri arasında toplanan 2.Enternasyonel'de yine bir işçi temsilcisinin teklifiyle 1 Mayıs “Birlik,mücadele ve dayanışma günü” aldı.Biz de ise 1 Mayıs'ı kana bulayan olay 1977'de Taksim'de meydana gelen acı hadisedir.DİSK'in organizasyonunda yüzbinler meydana doldu.Ancak kirli eller düğmeye yine bastı.Unutmayın birlik ve beraberlik daima cezalandırılmıştır.Taksim çevresindeki binalardan ateş açıldı.Tam bir kaos ortamı içerisinde etrafa kaçışan kalabalıklar birbirlerini ezmeye başladılar.Polis panzerleri de dümenini kaçışan insanlara çevirdi,bazı insanlar panzerlerin altında kaldı.34 kişi açılan ateş,boğulma ve ezilme sebeplerinden hayatını kaybetti.136 kişi yaralandı.Failler bulunamadı.Bu gün dahi olay üzerindeki sır perdesi aralanamadı.Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel devlet içi bir kaos yapılanmasından bahsetmiştir.Olayın aydınlığa kavuşturulamamış olması da bu ihtimali bence artırıyor. 




Bu gün ise işçi ve emekçi -o elleri öpülesi insanlar- kardeşlerimizin belki de senede bir defa hatırlandığı bir gün,korkularla endişelerle geçiyor.Her 1 Mayıs akşamı ana haber bültenlerinde haber sırası aynı:Yaşanan olaylar,yaralananlar kimi zaman ölenler,sıkılan biber gazları ve basınçlı sular...Gözlerimiz o kadar alıştı ki o ellerinde pankartlarıyla gözüne limon süren,polis panzerinin karşısına dikilen insanlara...
Peki böyle mi olmalı hayır(yine hayır).Halaylarla,türkülerle,zurnalarla 1 Mayıs geçemez mi?Geçer.2010'da oldu.Eğer Taksim'de kanlı 1 Mayıs 1977 tarihinden bu yana hiç kutlama yapılmamış olsaydı belki de bu kadar Taksim ısrarı olmayacaktı.Ama kutlama yapıldı.Hatırlarsanız 2010'da hükümet hem 1 Mayıs'ı yasal statüye kavuşturdu hem de taksim'i işçilere açıldı.Emniyet dışardan sağlandı hatta kutlamalara bir bakan(Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik) katıldı,konuşma yaptı,alkışlandı,1 Mayıs marşları çalındı.2011'de,2012'de hep aynıydı.Ta ki 2013'e kadar...2013'te Taksim'deki inşaat ve güvenlik sorunları gerekçe gösterildi.O gün bu gündür alışılagelmiş gündeme yani Taksim Meydan Savaşı'na geri dönüldü.Elbette şu bir gerçek,hükümete bir takım istihbari bilgiler gelir ve devlet bu yönde önlemler alır.Buna karşı çıkamayız ve bu konuda sadece hükümeti suçlamak son derece yanlış.Zaten hükümetin kutlamaların yapılması için meydanlar gösteriyor.Eğer güvenlik kaygısı söz konusu ise sorumlular bulunmalı,gereği yapılmalı.İllegal örgütlerin varlığı işçilerin bu özel gününün önüne geçmemeli.Sendikalar bu illegal örgütlere pirim vermemeli.Sonuçta bir sendika binlerce işçinin ortak düşüncesini savunuyorsa aklı selim hiç bir işçi provokatörlerle yan yana anılmak istemez.




Peki bu durum yalnız bizde mi bu şekilde?Hayır.Dünya'nın pek çok köşesinde bu günde olaylar yaşanır,gözaltılar olur.Onu onlar düşünsün Biz kendimizse bakalım.Bu kadar birlik ve beraberlik noktasında tarihte örnek olmuş bir milletiz.Ortada en ufak gerilim sebebi yokken,gerilimi besleyecek söylem ve eylemlerde olmak,diyalog mekanizmasını bozmak,sorunların büyümesine destek vermek kimin haddine...
NE YAPILMALI?
Bu sorunun cevabı basit:
✔Hükümetin sendikalarla diyaloğu kesmemesi ve karşılıklı samimiyet ortamının sağlanması
✔Bu kutlama Taksim'de 2010'da nasıl oldu da bu gün neden olamaz bu halka net açıklanmalı veya Taksim'de kutlamanın yapılabilmesi için ne yapılmalı?(sendika nezdinde,halk nezdinde vs.)
✔Olası Taksim 1 Mayıs kutlamasına gölge düşürecek illegal örgütler nelerdir?(sendikalar ve halk bilmeli ki tepki devletle el ele verilebilmeli.)

İşte çözüm bu kadar basit.Elbette bilmediklerimiz de olabilir.Ancak gördüğümüz kısımdan çıkarımda bulunabiliyoruz.
SONUÇ!
İşçi demek alın teri demek,emek demek,gecenin gündüz olması demektir,ekmek parası yolunda sevdiklerinden mahrum kalmak demektir.Bunca zorluğu içinde barındıran bu kıymetli insanların var olan hakların iyileştirilmesini ve ilave kazanmaları gereken haklarının konuşulması gerektiğini bir işçi çocuğu olarak tüm milletimiz gibi istiyorum.Bu döneme kadar işçiler elbette önemli haklar da kazandı ama daha fazla ne yapılabilir 1 Mayıs'ta bunlar konuşulmalı...
Son olarak Sevgili Peygamberimizin bir hadisiyle yazımı sonlandırayım;
 “İşçinin ücretini alın teri kurumadan önce ödeyiniz.”
Adına yakışır 1 Mayıs Bayramları dileğiyle...
NOT:Yazdıklarım hiç bir siyasi ideolojik amaca hizmet etmemektedir.Sadece görüş ve önerilerimden ibarettir.
Hoşçakalın!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder